Tuesday, April 30, 2013

19. yy Sanat Akimlari *part 7* EKSPRESYONIZM

 Ekspresyonizm
Dosya:The Scream.jpgDisaavurumculuk veya anlatimcilik olarak da adlandirilan ekspresyonizm, 20. yüzyilin baslarinda,akademik izlenimcilik ve romantik manzara resmine karsi dogmustur. Fovistlerin renk anlayisindan etkilenmis ancak rengi lirik ve bezemesel nitelikte kullanmayi reddetmislerdir. Bu akimin sanatçilarinin amaci duygu ve iç dünyalarini renk, çizgi,düzlem ve kütle araciligiyla disa vurmak olmustur. Van Gogh’un iç dünyasini renk
ve çizgiyledisa vurmasindan etkilenen ekspresyonist sanatçilar, duygulari daha güçlü yansitabilmek için tasarimlarinda denge ve güzellik gibi geleneksel kavramlardan uzaklasmis, biçim bozmalara gitmislerdir. Norveçli Ressam Edward Munch’in Çiglik adli resmi, akimin ön örnegi olarak kabul edilebilir.
CIGLIK *1893* Ulusal Galeri, Oslo
 Çığlık veya orijinal ismiyle Skrik, 1893 tarihli bir tablodur. Sanat Tarihi'nde orijinal adı Boğuntu dur. Norveçli ressam Edvard Munch tarafından yapılmıştır. Birçok eleştirmene göre Munch'un en önemli çalışmasıdır. Resim orijinali 84 cm x 66 cm boyutlarındadır. Resimde ön planda ızdırap çeker gibi görünen bir figür, arka planda ise Ekeberg tepesinden Oslofjord'un görünümü yer alır; Oslofjord göğü kan kırmızısı rengindedir.Norveç'in başkenti Oslo'da ressamla aynı adı taşıyan Munch Müzesi'nde sergilenmekteyken bir soygun sonucu Ağustos 2004 tarihinde birkaç tabloyla birlikte çalınmıştır. Çalındıktan iki yıl sonra 31 Ağustos 2006 tarihinde ise bulunmuştur.
 Ressamın günlüğü ele alınırsa bu resim Nice'den etkilenerek yapılmıştır. Ressam günlüğünde anlattığına göre iki arkadaşıyla yürümektedir, bu sırada ise güneş batmaktadır ve kan kırmızısı rengindedir. Ressam kendini yorgun hissetmiş ve trabzanlara yaslanmıştir. İki arkadaşı ise yürümeye devam etmiştir. Ressam bu sırada doğanın çığlığını hissettiğini günlüğünde dile getirir. Ressam bu resmi yaparken hastadır ve bu yorgunluğunun oradan geldiği düşünülür.

 Ekspresyonist bir sanat eserini yorumlarken çizgilerin, renklerin kullanımına dikkat edilmelidir. Sivri keskin çizgiler, kırmızı ve tonları öfkeyi ön plana çıkarırken, dairesel oluşumlar, mavi ve tonları daha çok sakinliği vurgular.
Ekspresyonist sanatçıların ortak olarak görülen şey şekillerin geometrikleştirilmesi ve renklere kendi meşruiyetlerinin verilmesiydi. Bunun yanısıra ekpresyonistler ağaçbaskı tekniğini kullanarak resimler yaptılar. Narin malzeme kaba ve inceliksiz bir şekilde işlenmeyi gerektiriyordu ve bu da ekspresyonizme çok iyi uyuyordu.
Ekspresyonizm bir Alman hareketiydi ama aynı zamanda Fransız fovizminin ve İtalyan fütürizminin ilkeleriyle de örtüşüyordu. Bu şekilde İtalyan şair Filippo Tomasso Marinetti'nin "Fütürist Manifesto"su Alman ekspresyonizminin önemli bir unsuru haline geldi.

Önemli ekspresyonist sanatçılar arasında şu isimler sayılabilir:
Max Beckmann, Peter August Böckstiegel, Heinrich Campendonk, Otto Dix, Lyonel Feininger, George Grosz, Erich Heckel, Alexej von Jawlensky, Wassily Kandinsky, Ernst Ludwig Kirchner, Oskar Kokoschka, August Macke, Franz Marc, Paula Modersohn-Becker, Otto Mueller, Edvard Munch, Gabriele Münter, Emil Nolde, Max Pechstein, Christian Rohlfs, Egon Schiele, Karl Schmidt-Rottluff ve Marianne von Werefkin.


Ernst Ludwig  Kirchner-(6 Mayıs 1880 – 15 Haziran 1938)

  Alman dışavurumcu ressam ve grafiker. Kirchner, dışavurumculuğun ortaya çıkmasında büyük etkisi olmuş 

Die Brücke(Köprü) isimli ressamlar grubunun kurucularından biriydi. Birinci Dünya Savaşı'na gönüllü olarak katılan sanatçı sağlığının bozulması sebebiyle terhis edildi.

1933 yılında, çalışmaları Nazilerce dejenere sanat olarak kabul edildi. Aynı sene 600'den fazla eseri satıldı ya da yok edildi. Ressam 1938 yılında intihar etti.

1905 yılında, Kirchner, Bleyl ile diğer iki mimarlık öğrencisi olan Karl Schmidt-Rottluff ve Erich Heckel'le birlikte Die Brücke (Köprü) isimli ressam grubunu kurdu. Bu olaydan sonra kendini tamamen sanata adadı. Grup olarak yaygın olan geleneksel akademik tarzdan kaçınarak gelecek ile geçmiş arasında bir "köprü" vazifesi görecek yeni sanatsal ifade yolları bulmaya çalıştılar. Hem Albrecht Dürer, Matthias Grünewald gibi eski ustalardan hem de çağdaş avangart hareketlerden etkilendiler. Kendi milli miraslarına sahip çıkma adına, tahta baskıları canlandırmaya çalıştılar.
Gruplarının yirminci yüzyılda modern sanatın gelişimi ve Dışavurumculuk akımı üzerinde büyük etkileri oldu. Grup ilk olarak eskiden bir kasap dükkânı olan Kirchner'in atölyesinde buluştu. Bleyl daha sonradan o günü 
Dosya:Kirchner 1913 Street, Berlin.jpg şöyle anlatacaktı:
`Yerlere saçılmış tablolar, çizimler, kitaplar ve ressam malzemeleri ile bohem tarzını yansıtan bu atölye düzenli bir mimarlık öğrencisinin evinden çok bir ressamın romantik pansiyonu gibiydi.`
 Kirchner'in atölyesi, çıplaklığın ve gündelik ilişkilerin alabildiğine yaşandığı bir mekana dönüştü. Grup olarak çizim yaptıkları seanslarda model olarak çoğunlukla çevrelerindeki insanları kullandılar. Örneğin, Bleyl, modellerinden biri olan o civarda yaşayan on beş yaşındaki Isabella'yı "canlı, güzel, yaşama sevinci dolu, aptal korse modasının oluşturduğu deformasyonlara sahip olmayan, bir ressamın taleplerini tamamen gerçekleştirebilecek özelliklere sahip" olarak tanımladı.

Street, Berlin-1913-Oil on canvas (yanda)

 1933'te Kirchner, Naziler tarafından dejenere ressamlardan biri ilan edildi ve Berlin Sanat Akademisi'ndeki görevinden alındı. 1937'de Almanya'daki farklı müzelerde bulunan 600'den fazla çalışması toplatıldı. Bu eserler satıldı ya da yok edildi.Ressam, 1938 yılında, Almanlar'ın Avusturya'yı işgali ve evini kapatmaları sonucunda yaşadığı psikolojik travma sonrası intihar etti.

 

Vasiliy Kandinskiy

 

Vasiliy Wassilyevich Kandinskiy (Rusça: Василий Кандинский) (4 Aralık 1866, Rusya – 13 Aralık 1944), ressam ve sanat kuramcısı. Teorileri ve uygulamalarıyla 20. yüzyılda etkin rol oynayan önemli bir kuramcı ve ressam olmuştur.
Kandinskiy 1866'da Moskova'da doğdu. 1886 yılında Moskova Üniversitesi’nde hukuk ve ekonomi okumaya başladı. Üç yıl sonra Vologda’ya düzenlenen etnografik bir geziye katıldı, ardından Rus Halk Sanatı üzerine bir makale yazdı. Bu deneyimin Kandinsky’yi ne kadar etkilediği, Song of Volga , Couple Riding, Colorful Life adlı ilk dönem resimlerinde rahatlıkla fark edilir. Bu resimler, kompozisyon koyu üzerine açık ve ışıklı formlar ile kurgulanmıştır. St. Petersburg ve Paris’e seyahat eden Kandinsky, 1896 senesinde hukuk alanında ki kariyerini terk edip ressam olmaya karar verdi. İyi Almanca bildiği için ve eski Rus milliyetçilerinin çoğunlukla yaşadığı Münih'e taşındı. 1900 ve 1908 yılları arasında Moskova Sanatçılar Birliği beraberinde sergiler düzenledi. Diğer yandan Münih sanat ortamına girdi ve sergilerde ismi görünmeye başladı. Yerel sanat okullarında çalışmalar yaptıktan sonra Phalanx sanatçılar grubunu kurdu. Her yönden yetenekli bir sanatçıydı ve öncelerinde öğrencisi olduğu Phalanx grubunun daha sonra öğretmeni oldu. Fransız filozof Charles Fourier ‘nin (1772–1837), yarattığı ütopik toplumu için kullandığı bir kavram olan Phalanx kelimesi, 1901 yılında Kandinski ve arkadaşları tarafından, sanatçıların sergi açabilme olanaklarını genişletmeyi amaçlayan sanatçı grubuna verilmiş bir isim olarak sanat tarihindeki yerini aldı. Oluşum, 1904 senesine kadar Münih sanat ortamında aktif olarak rol oynamıştır.10 yıl beraber yaşadığı Gabriele Münter o dönemde devlet okullarına kadınların alınmaması nedeniyle erkek ve kadınlara eşit davranılan Phalanx okuluna katılmıştı. Kandinskiy ile Phalanx'da tanıştı ve öğrencisi oldu. Bunu birliktelikleri ve yaşadıkları aşk izledi.
1904'de Kandinskiy ve Münter 4 yıl sürecek olan Venedik, Tunus, Hollanda, Fransa ve Rusya gezilerine başladılar. Gezileri boyunca Van Gogh, Gauguin ve Monet gibi empresyonisterin sanat yaklaşımları konusunda incelemelerde bulundular. 1908'de tekrar Münih'e dönerek yerleştiler.
Kandinsky 1909 yıllarında ünlü emprovizasyonlarına başladı. 1911'de Kandinskiy, Münter ve diğer arkadaşları ile Münih'deki geleneksel sanatçılar derneğini ile bağlantılarını kopartarak Der Blaue Reiter (Mavi Binici) akımını oluşturdu. İki kısa yıldan sonra bu yeni grup Kandinskiy'nin önderliğinde Matisse, Picasso, Delauney ve Klee gibi zamanın önemli yaratıcılarını etrafında toplamıştı bile. 
 Kandinskiy yaklaşımını 1912 yayımlanan Sanatta Zihinsellik Üzerine adlı kitapta geliştirdi. Kandinskiy için sanat, manevi değerlerin betimlenmesidir. Her sanat dalı dışsal yapısı itibariyle birbirinden ayrılsa da buluştukları ortak nokta, insan ruhunu arıtıp, harekete geçirebilecek iç amaç için çaba vermeleridir.
 
1920 yılında, Sanatsal Kültür Enstitüsü adlı kurum için, süprematizm, Vladimir Tatlin’in (1885-1953) ‘Malzemelerin Kültürü’, konstrüktivizm ve kendi teorilerini içeren pedagojik bir program hazırlamak için görevlendirildi. Bauhaus bünyesindeki öğretim kadrosuna dahil olacağı tarih olan 1922 senesine kadar bu çalışmanın yürürlüğe konmasını bekledi. 1921 yılında RAKHN’de (Rusya Estetik Akademisi) aktif olarak görev aldı. Bir sene sonra Almanya’ya gitti ve Nazilerin 1933 yılında kapatacağı Bauhaus Okulu’nda eğitmen olarak görev aldı. 1922’de Berlin’de gerçekleştirilen ilk Rus Sanat Sergisi, Erste Russische Kunstausstellung’a katıldı. 1924’te Feininger, Jawlensky ve Klee ile birlikte Mavi Dörtlü’yü (Blaue Vier) kurdular. 1933'de Hitler kapatana kadar Bauhaus'da hocalık yaptı.
1933'de Paris'e yerleşti. 1939'da Fransız vatandaşlığına geçti. Fransa'da pek çok önemli eser yaptı. Kandinskiy 1944'de Paris'de yaşamını yitirdi.
 Ata Binen Çift, 1906
 


 Kış Manzarası, 1909

 

 

 Dağ, 1909

 

 

 

 Kabarık Etekli Grup,1909


Moskova I, 1916

 

 

No comments:

Post a Comment