Saturday, April 6, 2013

                         İbrahim Çallı 

                            ( d.13 Temmuz 1882, Çal, Denizli - ö. 22 Mayıs 1960 İstanbul )

1914 kuşağı sanatçıları arasında çeşitli nedenleri bağlı olarak adı en çok bilinen ve tanınan ressam İbrahim Çallı'dır. Adeta, kuşağının gözde temsilcisidir.

1882 yılında o zamanlar Izmir'e bağlı bulunan Çal kasabasında doğdu. (Çal kasabası bugün Denizli iline bağlıdır) 1906'da Şeker Ahmet Paşa'nın desteğiyle Sanayi-i Nefise'ye giren Ibrahim Çalli, 1910 yılında buradan mezun olduktan sonra Hikmet Onat ve Ruhi Arel'in de aralarında olduğu bir grupla Paris'e resim öğrenimine gönderildi. Ünlü ressam Paris'te L'Ecole des Beaux Arts'da Fernard Cormon atölyesinde eğitim gördü.
I. Dünya Savaşı'nın başlamasıyla yurda dönen ressam, sanatta köklü gelişmelerden yana olduğunu her firsatta belli etmiştir. Çallı, Sanayi-i Nefise'ye (şimdiki adı Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi) hoca olarak girdikten sonra Hikmet Onat, Nazmi Ziya, Feyhaman Duran, Avni Lifij, Namik Ismail de okulda hocalık yapmaya başladılar. Çallı, iyi bir ressam olmanın yanı sıra iyi bir öğretmen olduğunu da kanıtlamıştır.
 Türk resminde, izlenimciliğin temsilcisi ve öncüsü olarak adını duyuran  Çallı, boyayı kullanmadaki rahat tutumu ve izlenimlerini lirik bir ifadeyle tuvale aktarması ile beraber hareket ettiği arkadaşları içinde farklı bir ele alışı yakalamıştır. Resimlerinde tablonun çizgisel yapısına, düzenine hiç önem vermemiştir. Renklerle oynamak resmi hemen renklendirmek, aceleci sanat kişiliğinin bir yansıması olarak bütün resimlerini etkilemiştir.

 1916 yılından itibaren "Galatasaray Sergilerine" katılan Çallı, Nü'den (Çıplak) potreye, manzara, savaş, ve mistik konulu resimlere kadar hemen hemen her tür konuyu denemiştir. Yeniliklere açık bir insan olan sanatcı, 1930'lu yıllarda öğrencileri olan Ali Çelebi ve Zeki Kocamemi'nin Alman Ekspresyonizmi etkili resimlerini incelemiş hatta onlardan etkilenmiştir de. "Mevleviler" adlı resimlerini Zeki Kocamemi ve Ali Çelebi'nin Kübist anlayışından etkilenerek yapmıştır.
  
"Natürmort", İbrahim Çallı’nın yaratı süreci içerisinde farklı bir yere sahiptir. Bu resimlerinde kullandığı ışık ve bununla belirginleşen lekesel değerler ile renk skalası yaşam derinliğine kökleri uzanan bir tutkunun varlığına işaret etmektedir. Bu eserlerinde ölü bir doğa resmetmesine karşılık, kompozisyon düzeni ve fırça vuruşlarıyla yaşama ilişkin bir dinamiği yakalamak mümkündür."

İbrahim Çallı’nın portreleri diğer resimlerine oranla biçim kaygısını daha fazla taşıdığı çalışmalarıdır. Ancak bu çalışmalar arasında da portresini yaptığı kişiye göre değişerek kullanılan resimsel dile ait ifadeyi görmek mümkündür. Örneğin: Celal Bayar’ın portresinde kişisel kimliğin yansıtılmasının dışında, giyinişi ve genel duruşuyla devlet adamı ciddiyetini yansıtacak biçimsel kuralcılık uygulanmışken, Neyzen portresinde izlenimciliğe ilişkin lekesel değerler ve fırça vuruşları daha serbest gerçekleştirilmiştir
.
 İbrahim Çallı’nın çıplak kadın resimlerinde, figür mekân ilişkisi ön plana çıkmaktadır. Her ne kadar figür ön planda olsa da mekân içerisindeki diğer unsurlarda aynı etki ile izleyicinin karşısına çıkmaktadır. Bu resimlerde yer alan kadın figürlerinde zaman zaman duygusal boyutun yansımasını vücut biçimlerinde görmek mümkündür.                       
    

“Zeybekler”e düzeltme

  
Atatürk'ün "Biz ekmek bulamıyorduk. Bu atlar nasıl böyle semirmiş" dediği Zeybekler adlı tablosu
Yeniden sergilemeye açılan Ankara Devlet Resim ve Heykel Müzesi İbrahim Çallı Salonu’nda 1914 kuşağı sanatçılarının resimleri yer alıyor. İbrahim Çallı’nın Zeybekler tablosu'nun özel bir öyküsü bulunmaktadır. Aynı zamanda Osman Hamdi’nin asistanı da olan Çallı, Atatürk’ün isteği üzerine Etnoğrafya Müzesi’nde bir sergi açar. Bu sergide de yer alan “Zeybekler” tablosunu gören Atatürk, Çallı’ya döner ve “Biz Kurtuluş Savaşı’nda yemeye ekmek bulamıyorduk, senin resmindeki atlar nasıl semirmiş böyle?” diye sorar. Usta ressam malzemelerini alır ve tablosundaki atı bir deri bir kemik hale getirir


 Manzara" resimlerine baktığımızda panoramik doğa görüntülerinin yanı sıra şehir kesitlerini ve “balıkçılar” resminde olduğu gibi, doğa içinde günlük yaşam öykülerini bulmak mümkündür."
"Adalardan" adlı resminde olduğu gibi panoramik anlayışa sahip olmasına karşın komposizyonu oluşturan biçimlerin daha belirgin vurgulanmasını sağlamıştır. Şehir kesitlerini yansıttığı resimlerinde, belgesel niteliğinde bir yaklaşım sergilenmiştir. “Bursa Türbeleri” [4] adlı resim bu yaklaşımın önemli bir örneğini oluşturmaktadır."

     














Kaynak: http://www.restoraturk.com/restorasyon-sanat/resim-ve-heykel-restorasyonu/1037-ibrahim-callinin-hayati.html
 http://tr.wikipedia.org/wiki/%C4%B0brahim_%C3%87all%C4%B1


No comments:

Post a Comment